En sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeceğim: Bütün eza ortak akılla karar almamaktan, tek adam rejiminden ve o tek adamı yanlış ve eksik bilgilendiren, yönlendiren yakın çalışma kümesinden kaynaklanıyor! Kültür Sanat aktiflikleri pandemi sürecinden en çok etkilenen alan oldu. En çabuk vazgeçilen, olmayıversin, yasaklarsın biter denilen. Neydi onlar? Konser, tiyatro, şov, sanat, hatta cümbüş. Sanatkarlar aylarca sahneye çıkmadı. Müzisyenler, tiyatro, bale sanatkarları, gündelik karla yaşayan bir dalın yüz binlere varan işçileri, büyük kasvetle bekledi. Evvel AVM’ler açıldı, yeni olağan koşullarda! İşin ekonomik yanı bir tarafa, kültür sanat, hatta cümbüş, insan denen, yeme içme dışında da muhtaçlıkları olan canlı tipinin morali açısından kıymetli. Moral, hastalığı yenme açısından daha değerli. O ceza üzere konuta tıkılan 65 ve üstü vatandaşlar, klasik müzik konserlerinin en baş dinleyicisi. Ve onlar bugün, İstanbul’da, sokağa çıkma yasağına takılmasınlar diye kendileri de düşünülerek saati 18.30’a çekilmiş bir klasik müzik konserine gitmeye hazırlanıyorlardı. Bir genelgeyle açık havadaki bütün konser, şov üzere kültür sanat aktiflikleri de yasaklandı. Olağan bu ortada açık havadaki düğün, nişan üzere klâsik merasimler de yasaklanmıştı ve herhalde o kesitten gelecek reaksiyonların büyüklüğünü göğüsleyemeyeceklerini düşünüp, habersiz sokağa çıkma yasağındaki karışıklık yaşanmasın diye, kararı gece yarısı düzelttiler. Bu yasaklar 12 Eylül değil, 14 Eylül’den sonra geçerli olacak. Yani hafta sonu düğünleri ve o sayede, yoksa kaygı etmezlerdi, sanat aktiflikleri yapılacak. Hafta başı yasaklar yürürlüğe girecek.
ŞARTLAR SAĞLIKLIYDI
Bu yasak kararını alanlara soruyorum: Bir sefer gidip gördünüz mü o konser, o tiyatro şovları hangi şartlarda gerçekleşiyordu? Bir gidene sordunuz mu, bilginiz var mı? Yok, olsa bu türlü bir karar almazdınız çünkü! Onlara gidiyorum ben, işimi yapmak, izlenim yazmak için. İskemleler iki metre aralıkla dizili. Tek kişilik bilet alana tek kişi oturma tertibi. Girişte ateş ölçülüyor, el dezenfektanı var, su bile içmek yasak, maske doğal ki şart! İKSV’nin Caz konserleri, Uniq’deki tiyatro şovları, Fıstıklı Bahçe’deki barok müzik konseri, Fişekhane İDOB konserleri, daima bu şartlarda gerçekleşti. En sağlıklı şartlarda. Lakin zati o küme insan sizin için değersiz, onlar size oy vermeyenler değil mi? Bırakın moralini, sıhhatini, hastalığa yakalanıp yakalanmamasını düşünen yok! Ayasofya’nın açılışına 300 bin kişiyi getirmek ne kadar sağlıklıydı? Giresun’daki mitingi CHP yapsaydı linç edilmişti. AKP Sakarya milletvekilinin 1500 kişilik düğününü polis niçin basmadı? AKP İstanbul eski Vilayet Lideri Babuşçu’nun oğluna yaptığı düğüne kim gitti?
SANATKARLARDAN İSYAN
İstanbul’da cuma gecesi açıklanan yasak kararının 4 saat sonra tekrar toplantı yapılarak iki gün sonraya ertelenmesinin altında sanatkarların yansısından çok düğün sahiplerinin yansısının olduğunu düşünmekte haklı çıktık. Bir argümana nazaran AKP İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç’ın oğlunun 13 Eylül’de İstanbul’da düğünü olduğu ortaya çıktı. Düğüne Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılması bekleniyor.
YANSILAR SÜRÜYOR
Cuma gecesi gelen aktiflik yasağına şovlarını açık havaya çekmiş olan sanatkarlar toplumsal medyadan isyan etti. Mert Fırat, “Uçaklar, havaalanları, marketler, pazar yerleri, miting alanları, kafe ve restoranlar ve başka toplanma alanları açık, yani hiçbir sorun yok? Yazarken Levent Üzümcü, “Tek nefes alacağımız yer açık hava oyunları ve konserleriydi. Gelen seyircilere ateş denetimi yapılıyor, maskeli bir biçimde, 1.5 m aralıklı oturuyorlardı. Size “Sizden takviye bekleyen sizin üzere olsun, gölge etmeyin yeter” demiştik. Onu da beceremediniz” diye reaksiyonunu lisana getirdi.
Gaye Su Akyol da “Önlem ismi altında birilerinin mesleklerini icra etmelerini yasaklıyorsan, o meslekten geçindirdikleri hayatlarını ekonomik olarak garanti altına almak zorundasın. Toplumsal devlet budur” diye yazdı. Deniz Ceddim da “Bana ‘Tiyatronu açamazsın, oyununu oynayamazsın’ diyorsa bu mühlet boyunca tüm masraflarımı de karşılamak zorunda devlet. Zati 7 aydır tek kuruş kazanmadan yaşamaya çalışıyoruz bir 7 ay daha kimse dayanamaz. Tiyatrolarımızın kiralarını, çalışanların maaşlarını da ödeyeceksiniz o halde” diye feryat etti. Sanatkarlar pandemi devrinde en çok ziyan gören kesitlerden biri oldu.
Cumhuriyet
