Kurban Bayramı’nda başta Ege’deki beğenilen turistik kentlerin kıyıları olmak üzere plajlar yahut havuz başları dolup taştı. Sıcaktan bunalan yurttaşların toplumsal aralık kuralını hiçe sayarak, plajlara akın ettiğine yönelik imgeler ise tedirginlik yarattı. Özel plajlarda toplumsal ara, hijyen ve maske üzere tedbirler uygulanırken, halk plajlarında koronavirüsten korunmaya yönelik alınan önlemlerin kimi yurttaşlarca ihlal ettiği gözlendi.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Mehmet Ceyhan,
“Özellikle öğlenden sonra gelen beşerler daracık kıyılarda denize girmeye çalışıyor. Bunun için insanların maske takması ve araya dikkat etmeleri dışında alabilecek çok bir önlem yok” dedi. Bilhassa son periyotlarda tatil beldelerinde varsayım edildiğinden çok daha fazla bir yoğunluk yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Ceyhan, “Bazı tesislerde tedbirler alınıyor. 2 metre ve maske takılması sağlanıyor. Ayrıyeten taban paklığı açısından gerekli tedbirler alınıyor. Tüm kıyı kentlerinde bu tesisler dışında denizi kendi meskenlerinin önünden ya da günübirlik gelerek kullananlar da var.
Bu bölgelerde son 1 haftadan beri varsayım edildiğinden daha fazla bir kalabalık var. Beşerler kendilerine ayrılmış, halkın girebildiği kumsal şeritlerinin dar olması nedeniyle kıyılarda çok kalabalıklaşıyorlar. Bilhassa denize girerken maske takmak çok mümkün olmadığı için 2 metre aralık bırakmak gerekiyor. Bunun çok sağlanamadığını görüyoruz” diye konuştu.
‘TATİLE GİTMEKLE KORDON’DA YÜRÜMEK ORTASINDA FARK YOK’
“Tatildeki risk, İstanbul İstiklal Caddesi’nde ya da İzmir Kordon’da yürürken aldığınız riskten daha farklı değil, aşağı üst tıpkı risk kelam konusu” diyen Prof. Dr. Ceyhan, “Tatil yapmaya kendi otomobiliyle gelenler olduğu üzere toplu taşımayla gelenler oluyor. Bu durum sorun yaratabilir. Deniz ve havuza girmekten çok büyük bir kaygımız yok. Temel endişemiz bu bölgelerde aranın korunamaması, maske takılamaması nedeniyle virüsün teneffüs yoluyla bulaşmasıdır. Deniz ve havuz suyundan koronavirüsün bulaştığıyla ilgili bir data yok. Teorik olarak virüs taşıyan biri öksürdüyse daha sonra denize giren biri yutabilir diye düşünülebilir ancak bu çok güç bir ihtimal. Taban tabana olmamanız lazım. Buralardaki temel endişe, insanların yakın durması” tabirlerini kullandı.
‘KAPALI ORTAMDA RİSK 19 KAT DAHA FAZLA’
Açık havada riskin kapalı ortama nazaran düşük olduğunu, lakin açık havada düzenlenen asker uğurlama merasimlerinde çok sayıda hadise yaşandığının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ceyhan,
“Denize girilen yerlerde ortak kullanılan alanlar da kelam konusu. Soyunma odaları, ortak tuvaletlerin muslukları, kapı kolları dışında ayrıyeten bir risk kelam konusu değil. Açık havada risk daha düşük. Kapalı ortamda risk açık havadakinden yaklaşık 19 katı kadar fazla. Fakat şunu unutmamalıyız; iki kişi toplumsal arayı korumayarak yani 1,5 metre arayı dikkate almadan birbirine yaklaşırsa, biri virüs taşıyorsa bu açık havada başkasına bulaşır. Gerçekten bunun en iyi örneği asker uğurlama törenleridir. Bu merasimler açık havada olmasına karşın Türkiye’de bu nedenle çok sayıda salgın çıktı. Demek ki deniz kenarında denize şayet kalabalık yerde girersek yeniden bulaşma riski var” dedi.
Cumhuriyet
