Zira 7 aydır sahneye çıkmıyorduk, çok heyecanlıyız, çok mutluyuz” diyorsa haber ikili kavrulmuş kaymaklıdır! Üstelik biz salonun yarısını bile doldurmayan dinleyiciler, çok çok şanslıydık.
Zira son periyotta 18.00 ve 20.00’de olmak üzere birer saatlik iki konser uygulaması yapılıyor ve ortada salon dezenfekte ediliyor. (Ne yazık ki son tedbirler çerçevesinde 65 + için düzenlenen bu 18.00 seansı da kaldırıldı)
Biz ikinci küme olduğumuz için sanatkarlar iyice coşmuş, sahne amirine kaçamak bakışlar atıp bis yerine iki müzik fazladan çalmaya karar vermişse! Fakat ısrarlı alkışlara dayanamayıp bir küçük bis daha yapmışlarsa, nitekim çok şanslıydık. Artık diyeceksiniz ki yakalan virüse de gör bahtı. Hiç bu kadar sağlıklı ortamda konser dinlemedim.
HES kodlarımız alınıyor, ateşimiz ölçülüyor, sağımız solumuzda boş koltuklar, dezenfekte edilmiş bir salon, maskelerimiz takılı, uzaklığımız ayarlı. Bir saat müziğimizi dinleyip itişip kakışmadan çıktıktan sonra sakınca yok. Asıl kahır, yemeğe, içmeye gidip, mecburen maskeleri çıkarıp yakın oturarak konuşmakta.
Müzik yazısı, pandemi yazısına dönüştü. Balkan çingene müziğinin yenilikçi ustaları diye tanımlanan kümenin üyeleri İsmail Lumanowski klarnet, Tamer Pınarbaşı kanun, Burç Şensezli klavye, Panagiotis Andreou bas, Engin Günaydın davul’dan oluşuyordu ve küme bir saatte çaldıkları biribirinden hareketli, vakit zaman romantik, vakit zaman lokal müzikle, üzerimize sinen pandemi tedirginliğini, ekonomik ve siyasal krizi unutturmayı başardılar! Müzikten diğer ne beklenir ki?
Cumhuriyet