İki bin kişilik salon, esasen bir koltuk boş bırak hesabıyla yarı yarıya inmiş, onun da yarısı fakat dolu. Ve Chano Dominquez, Flamenko Dörtlüsü ile kalkmış İspanya’dan gelmiş, salonu görüyor alışılmış, konserin bitiminde seyircilere kırık İngilizcesiyle teşekkür ediyor orada olduğumuz için ve “Tiyatroya gelmeye devam edin, buna muhtaçlığımız var!” diyor. Gözlerim doluyor.
Hepimiz iki ortada bir derede kaldık. Pandemiden kaçmak için meskende izole olmak ve temastan kaçınmakla işimizi, toplumsal hayatımızı devam ettirmek arasında! Biz toplumsal hayatımızı devam ettirmezsek sanat nasıl yaşayacak? Yeni olağan şartlardan mutluyum.
Bir saat konser bana yetiyor. Chano Dominquez, piyanosunu caz ve flamenco’yla karıştırıp çalıyor hem de şahane çalıyor. Miles Davis melodilerine flamenko tadı katıyor ve Grammy adayı albümü Flamenco Sketches’den bir kesim çalarken dansçısı Daniel Navarro solo dans ediyor! Siyah pantolon ve yelek giymiş, siyah kravat takmış. Saçlarından ter damlatana kadar tıkırdatıyor topuklarını.
Esasen benim için flamenko, topukla çalınan müzik demek! Kollar yılan üzere kıvrılıyor, bel önde, sırt geriye yaslanıyor. Vokalde tam bir çingene, bir bağırıyor, yerimden zıplıyorum, yanık yanık söylüyor müziklerini, neden bu kadar kaygılı sanki? Piyano ile New York’ta cazbara giderken solo ile Endülüs’teyiz!
Bateri ise klasik caz. Ruhumuz sakinleşti, sarsıntının ve koronanın tedirginliğine müzik çok iyi geldi. Öbür pek çok kurumun bilakis Cemal Reşit Rey’in kasım programında oldukça bir yabancı sanatçı küme var. Yerliler de göz dolduruyor. Konser saatleri 18 ve 20, konser mühletleri bir saat. HES kodu ve ateş ölçümü yapılıyor. Müzik ruhun besini. Pandemiye de iyi geliyor!
Cumhuriyet