Ömür ile mevtin, sevgiyle nefretin içiçeliğini anlatmanın bol tuzaklı yolları uçsuz bucaksız değil midir?
Herkes bu tuzakkara düşebilir… Yaşanası, vakit zaman da “ölünesi” tutkuların, ya da dehşet verici canavarlıkların öyküsünü, bu tuzaklara galiba daha az düşen bayan sanatkarların sesinden de dinlemek gerekir…
Altın Aslan’ın birinci adayları, Fransız Nicole Garcia (1946) ile Bosnalı Jasmila Zbanic (1974), bu bağlamda birbirini tamamlayan iki farklı ses getiriyorlar. Buluştukları ana tez şu:
Âlâ ya da makûs yoktur; siyah ile beyaz, sonsuz sayıdaki gri tonlardan oluşan yelpazenin belirlenmesi olanaksız uçlarıdır. Var olan tek şey, somut lakin değişken insan gerçeğidir.
Nicole Garcia, “Sevgililer”de (Amants) mevtle sonuçlanan bir aşk üçgenini; Jasmila Zbanic ise “Quo Vadis, Aida ?”da (Neler Oluyor, Aida?, Temmuz 1995’te, Bosna-Hersek sava?ı sırasında, Bosnalı 8372 silahsız tutsağın, intikam içgüdüsüyle kurşuna dizilerek toplu katliama uğraması gerisindeki gerçekleri, BM Barış gücünün edilgenliğinden, Mladiç’in yönettiği lokal Sırp askerlerin ve milislerin vahşetine kadar tüm gerçek vakaları ele alıyor. Jasmila Zbanic, ailesini bu cehennemden çıkarmaya çabalayan Bosnalı öğretmen/tercüman Aida’nın, iki oğlunu ve kocasını kurtarmak için gösterdiği inanılmaz çabayı adım adım izleyerek, his sömürüsü yapmadan anlatmayı başarıyor.
Aïda, çağdaş savaşlar sırasında yakınlarını korumak için elinden geleni yaparken, yaşadığı fecî devrin çaresiz ve güçsüz şahidi olduğu kadar, vakit ve coğrafya ötesi insanlık trajedisine boyun eğmeyen, rütbesiz lakin yiğit direnişçi bayanların da simgesi…
Cumhuriyet